Haziran24

HIRSIZLIK SUÇU

    HIRSIZLIK SUÇU

    TCK’nın 141 ila 169. maddeleri arasında, malvarlığına karşı suçlara ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Malvarlığına Karşı Suçlar bölümünde düzenlenen ilk suç hırsızlıktır. Kanunun 141 ila 147. maddeleri arasında hırsızlık suçuna ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Bunlardan 141. maddede suçun temel şekli tanımlanmış, 142. ve 143. maddelerde suçun nitelikli hallerine yer verilmiştir. Kanunun 144., 145. ve 146. maddelerinde daha az cezayı gerektiren nitelikli haller belirlenmiştir. Son olarak, 147. maddede hırsızlık suçunda zorunluluk haline ilişkin özel bir düzenleme bulunmaktadır. Hırsızlık suçunu, Kanunun 141. maddesini esas alarak şu şekilde tanımlamak mümkündür. Hırsızlık, “zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almaktır”. Bu fiili işleyen kişiye, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilecektir.

    SUÇUN UNSURLARI

SUÇUN KONUSU:

    Kanun metninde geçtiği üzere, hırsızlık suçunun konusu başkasına ait taşınır bir maldır. Türk Medeni Kanunu uyarınca, bir şeyin mal olarak nitelendirilmesi şu üç hususun varlığına bağlıdır. Bunlar; “maddi bir varlığa sahip olma”, “hâkimiyete elverişlilik” ve “kişilik dışı’’ olmaktır. Maddi anlamda bir varlığa sahip olmak demek; ancak fiziki anlamda, elle tutulabilen, gözle görülebilen veya diğer bir duyu organı ile varlığı anlaşılabilen ve boşlukta bir yer işgal eden cismani şeylerin mal olarak nitelendirilebileceğini belirtir. Hakimiyete elverişli olmak, o mal nezdinde tasarrufta bulunabilmeyi yani hareket serbestisini ifade etmektedir. Bu bağlamda denizi yahut havayı mal olarak kabul etmek mümkün değildir. Son olarak insan ve insan vücuduna ait hiçbir parça, mal olarak kabul edilemez. Bir organın veya uzvun başkası tarafından alınması hırsızlık suçunun oluşmasına neden değildir. Bununla birlikte insan vücudundaki, vücuttan ayrılamayan yapay unsurlar da hırsızlık kapsamına girmez. Ancak eğer bu yapay unsurlar, vücuttan ayrılabiliyorsa yahut saç, kan, diş gibi doğal insan parçaları, vücuttan ayrılmış ve hali hazırda başka bir yerde tutuluyorsa hırsızlık suçundan bahsetmek mümkündür.

    Hırsızlık suçuna konu olan mal taşınır olmalıdır. Taşınır malların tespitinde malın fiili olarak hareket ettirilebilir olup olmadığı dikkate alınacaktır.

    Son olarak bahsedilen bu taşınır mal bir başkasına ait olmalıdır. Kanun metnindeki aitlikten saf mülkiyet anlaşılmamalıdır. Keza mal asli sahibinden değil, o malı elinde bulunduran kişiden yani zilyedinden alınmış olsa dahi, hırsızlık suçu oluşacaktır. Bununla birlikte, herhangi bir kimseye ait olmayan, sahipsiz mallar hırsızlık suçunun konusunu oluşturmazlar. Aynı şekilde sahibi tarafından mülkiyetinden feragat edilmiş olan terkedilmiş mallar da hırsızlık kapsamına girmez.

    Malın nerede olduğu sahibi tarafından biliniyor veya az çok tahmin edilebiliyorsa bu eşya, unutulmuş bir eşyadır. Aksi halde kaybedilmiş eşyadan söz edilir. Unutulmuş eşyaların alınması, bu mallar üzerindeki mülkiyet hakkının varlığını koruması nedeniyle hırsızlık suçunun konusudur. Ancak kaybedilmiş eşyaların alınması hırsızlık değil, TCK m. 160 uyarınca, kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunun konusudur.

FAİL:

    Hırsızlık, faili bakımından özellik göstermeyen, herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. Ancak başkasına ait bir malın alınması gerektiği için söz konusu eşyanın maliki bu suçun faili olamaz.

MAĞDUR:

    Bu suçun mağduru olmak bakımından herhangi bir özellik aranmadığından, herkes bu suçun mağduru olabilir. Bununla birlikte aslen suçun mağduru malı çalınan kişidir. Ancak hırsızlık konusu malın zilyedin himayesindeyken alınmış olması halinde bu suçun mağduru zilyet olacaktır. Malın asıl sahibi ise suçtan zarar görendir. Lakin söz konusu zilyetlik ilişkisinin hukuka uygun olarak kurulmuş olması gerekmektedir. Zilyet kısaca mülkiyeti kendisine ait olmayan malı, elinde bulundurma yetkisine sahip kişidir. 

FİİL:

    Hırsızlık suçunun fiil unsurunu, başkasına ait taşınabilir bir malı bulunduğu yerden “almak” oluşturmaktadır. Malın alınmasıyla birlikte suç da tamamlanır. Bu nedenle hırsızlık, sırf hareket suçudur.

    Almak fiili bakımından esas alınan nokta eşya üzerinde başkasına ait bulunan fiili hâkimiyetin onun iradesine karşı olarak ortadan kaldırılmasıdır. Fiili hakimiyet o mal nezdinden kurulan tasarruf hürriyeti olarak tanımlanabilir. Diğer bir deyişle eşyaya dair dilediği kararı yahut eylemi gerçekleştirebilme özgürlüğüdür. Suça konu malın alınması ile malike yahut zilyede ait olan bu hakimiyet bertaraf edilmekte hırsız mal üzerinde yeni bir hakimiyet tesis etmektedir. 

    NİTELİKLİ HALLER:

    Cezanın Artırılmasını Gerektiren Nitelikli Haller:

Kamu Kurum ve Kuruluşlarında veya İbadete Ayrılmış Yerlerde Bulunan ya da Kamu Yararına veya Hizmetine Tahsis Edilen Eşya Hakkında İşlenmesi

    Kamu kurum ve kuruluşu denilince, Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu, yasama, yürütme ve yargı niteliğindeki kamu hizmetlerinin görüldüğü yerleri anlamak gerekir. İbadete ayrılmış yerden maksat ise kamuya açık olan ve ilgili din mensuplarının topluca veya tek başlarına ibadetlerini yapmaları için tahsis olunmuş yerlerdir. Bu yerin kim tarafından yaptırıldığının bir önemi yoktur. Bu nitelikli halin oluşması bakımından önemli olan suçun bu yerlerde işlenmiş olmasıdır. Bu yerlerde bulunan eşyanın kime ait olduğunun bir önemi yoktur. Örneğin caminin girişinden çalınan ayakkabılar için bu hüküm uygulanacaktır.

    Kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya denilince, kişi ayrımı gözetilmeksizin herkesin yararlanmasına, kullanmasına veya hizmetine sunulmuş eşya anlaşılır. Burada eşyanın kamuya yararlı bir eşya olması yeterli olmayıp, kamu yararına veya hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Böyle bir eşyanın devlete mi, özel kişi veya kuruluşlara mı ait olduğunun ve nerede bulunduğunun da bir önemi bulunmamaktadır.

Halkın Yararlanmasına Sunulmuş Ulaşım Aracı İçinde veya Bunların Belli Varış veya Kalkış Yerlerinde Bulunan Eşya Hakkında İşlenmesi (m. 142/1-c)

    Otobüsler ve bu araçların yolcu alıp, indirdiği duraklar bu kapsamda değerlendirilmektedir. İnsanların bu yerlerde dalgın ve telaşlı olmaları ve eşyalarını gözetmekte zorluk çekmeleri hırsızlığın işlenmesini kolaylaştırmaktadır. Dolayısıyla daha ağır bir ceza öngörülmüştür.

    Ulaşım aracının türü önemli değildir. Bu araçlar, kara, hava, demir veya deniz yolu taşımacılığında kullanılıyor olabilir, mühim olan halkın yararlanmasına sunulmuş, genel taşıtlar olmalarıdır.

    Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım araçlarının belli kalkış ve varış yerleri, şehir içi veya şehirlerarası sefer yapan ulaşım araçlarının yolcularını aldıkları veya indirdikleri üstü açık veya kapalı yerlerdir. 

Bir Afet veya Genel Bir Felaketin Meydana Getirebileceği Zararları Önlemek veya Hafifletmek Maksadıyla Hazırlanan Eşya Hakkında İşlenmesi (m. 142/1- d)

    Bu amaçlarla hazırlanan eşyanın nerede bulunduğunun bir önemi yoktur. Bu eşyalar bir bina veya çadırın içinde ya da açık bir yerde depolanmış olabilir. Bu eşyaların kime ait olduğu da önemli değildir. Bunlar kamuya, özel şahıslara veya özel hukuk tüzel kişilerine ait olabilir. Bununla birlikte bu nitelikli halin uygulanabilmesi için afet veya felaketin meydana gelmesi de şart değildir.

Hırsızlık Suçunun, Adet veya Tahsis veya Kullanımları Gereği Açıkta Bırakılmış Eşya Hakkında İşlenmesi (m. 142/1-e)

    Herkesin girebileceği, umuma açık bir yerde bırakılan ve korunması amacıyla herhangi bir tedbirin alınmadığı eşya açıkta bırakılmış eşyadır. Ancak bu nitelikli halin uygulanabilmesi için eşyanın açıkta bırakılmış olması yeterli değildir. Açıkta bırakmaya ya örf ve âdetin veya eşyanın tahsis gayesinin ya da kullanım şeklinin sebebiyet vermiş olması da gerekir. Örneğin hasat zamanı tarlada bırakılan tarım aletleri, harman yapıldıktan sonra tarlada bırakılan ürünler bu kapsama girmektedir.

Kişinin Malını Koruyamayacak Durumda Olmasından veya Ölmesinden Yararlanarak İşlenmesi (m. 142/2-a) 

    Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için kişinin malını koruyamayacak duruma fail tarafından getirilmemiş olması gerekir. Aksi takdirde, duruma göre, yağma suçunun veya diğer suçların oluştuğunu kabul etmek gerekir. Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasını, daha ziyade, gerçekleştirilen hırsızlığı fark etmesine rağmen olaya müdahale edebilecek durumda olmaması şeklinde anlamak gerekir. Bu kapsamda, “mağdurun trafik kazası geçirmiş olması, aklî veya bedensel bir hastalık veya sakatlıkla malul olması, malını koruyamayacak durumda olmasının örneklerini oluşturmaktadır.” Bununla birlikte, madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, bir yakınının ölüm haberini almış olmaktan doğan büyük bir üzüntünün neden olduğu bir panik hâlindeki kişiye karşı işlenen hırsızlıklar bakımından da bu nitelikli halin uygulanması mümkündür.

Elde veya Üstte Taşınan Eşyayı Çekip Almak Suretiyle ya da Özel Beceriyle İşlenmesi (m. 142/2-b)

    Hırsızlığın elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle işlenmesi, kapkaç olarak adlandırılan fiilleri daha ağır cezalandırma maksadına yöneliktir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi bakımından suçun konusunu oluşturan eşyanın elde veya üstte taşınıyor olması zorunludur. Diğer yandan elde veya üstte taşınan eşyanın alınması sırasında mağdur üzerinde zor kullanılmamış olması gerekir. Eğer malın alınması sırasında mağdurun direncinin kırılmasına yönelik zor kullanılmış ise artık suç hırsızlık değil, yağma olur.

    Bu bent kapsamında özel beceriyle işlenen hırsızlık da nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Burada suçun konusunu oluşturan eşyanın elde veya üstte taşınıyor olması zorunlu değildir. Bu hükümle birlikte, yan kesicilik ve diğer özel beceriyle işlenebilecek hırsızlık suçları için daha ağır bir ceza öngörülmüştür.

Doğal Bir Afetin veya Sosyal Olayların Meydana Getirdiği Korku veya Kargaşadan Yararlanarak İşlenmesi (m. 142/2-c)

    Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşa, kişinin eşyası üzerindeki koruma ve gözetimini zayıflatabilir ve hatta ortadan kaldırabilir. Bu durumdan yararlanılarak hırsızlık suçu kolaylıkla işlenebilir. İşte kanun koyucu, bu durumu fiilin haksızlık içeriği üzerindeki etkisini dikkate alarak nitelikli hal olarak kabul etmiştir.

Haksız Yere Elde Bulundurulan veya Taklit Anahtarla ya da Diğer Bir Aletle Kilit Açmak veya Kilitlenmesini Engellemek Suretiyle İşlenmesi (m. 142/2-d)

    Bu nitelikli halin uygulanabilmesi bakımından kilidin açılmış olması gerekir. Dolayısıyla kilidin açılmadığı, kırılarak etkisiz hale getirdiği hallerde, bu nitelikli hal uygulanmaz. Kilidin zor veya kolay açılıyor olması, ne şekilde ve nereye yerleştirildiği bu nitelikli halin uygulanması bakımından önemli değildir. Burada belirleyici olan husus, kilidin anahtarla veya diğer bir alet yardımıyla açılmış olmasıdır. Kilidin, kendi orijinal anahtarı kullanılmak suretiyle veya taklit edilerek üretilmiş bir anahtarla da açılması mümkündür. Ancak kilidin orijinal anahtarıyla açıldığı hallerde, anahtarın haksız yere elde bulunduruluyor olması gerekir.

Bilişim Sistemlerinin Kullanılması Suretiyle İşlenmesi (m. 142/2-e)

    Bilişim sistemlerinin kullanılmasından maksat, bilgileri otomatik olarak işleme tabi tutan manyetik sistemler üzerinden hırsızlığın gerçekleştirilmesidir. Örneğin, internet bankacılığından yararlanan bir kişinin şifrelerinin ele geçirilip internet hesabındaki paraların, fail tarafından kendi hesabına veya üçüncü bir şahsın hesabına havale edilmesi bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenen hırsızlığı oluşturmaktadır.

Tanınmamak İçin Tedbir Alarak veya Yetkisi Olmadığı Halde Resmi Sıfat Takınarak İşlenmesi (m. 142/2-f)

    Kişinin tanınmamak için aldığı her türlü tedbir bu bent kapsamında değerlendirilecektir. Tanınmamak için kılık ve kıyafet değiştirmek, saçını ve sakalını kesmek veya takma sakal kullanmak buna örnektir. Bununla birlikte aldığı tedbire rağmen failin mağdur tarafından veya üçüncü şahıslarca tanınmış olması nitelikli halin uygulanmasına engel teşkil etmez.

    Resmi sıfat takınmak, hırsızlığın daha kolay işlenmesini sağlayacağından nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınmak, bir kimsenin gerçeğe aykırı bir surette kendisini kamu görevlisi olarak göstermesini ifade eder. Bu durum, üniforma giyme, sıfat veya unvan kullanma, yetkili merciden yazılı emir gösterme gibi değişik şekillerde tezahür edebilir.

Büyük veya Küçükbaş Hayvan Hakkında İşlenmesi (m. 142/2-g)

    Bu nitelikli halin kabul edilmesinin nedeni, kırsal bölgelerde hayvancılığın işin mahiyeti gereği fazlaca bir tedbir alınamadan yapılmasından yararlanılarak hırsızlığın işlenmesidir. Diğer yandan, sürü içerisinden bir veya birkaç hayvana yönelik olarak işlenen hırsızlığın fark edilmesindeki güçlük de bu nitelikli halin kabulünü gerektirmiştir.

Herkesin Girebileceği Bir Yerde Bırakılmakla Birlikte Kilitlenmek Suretiyle ya da Bina veya Eklentileri İçinde Muhafaza Altına Alınmış Olan Eşya Hakkında İşlenmesi (m. 142/2-h)

    Bu bent bakımından önemli olan husus, suçun konusunu oluşturan eşyanın muhafaza altına alınmış bir eşya olmasıdır. Eşyanın muhafaza altına alınması, herkesin girebileceği bir yerde bırakılan bir eşyanın kilitlenmesi suretiyle olabileceği gibi, bina ve eklentileri içinde bulunması şeklinde de olabilir.

    “Bina”, insanların kullanması, hayvanların barınması veya eşyaların konulması için yapılmış, etrafı ve üstü kapalı ve başkasının girmesine rıza gösterilemeyeceğini belirtecek şekilde dış dünyadan ayrılmış geçici veya kalıcı her türlü yapıdır. “Eklenti” ise, bir binaya doğrudan veya dolaylı olarak bağlı olan ve binanın hizmetine tahsis edilen, onu tamamlayan yerlerdir. Eklentinin etrafının mutlaka duvarla çevrili olması veya kapıyla kapalı ve kilitli bulunması şart değildir.

Sıvı veya Gaz Hâlindeki Enerji Hakkında ve Bunların Nakline, İşlenmesine veya Depolanmasına Ait Tesislerde İşlenmesi (m. 142/3)

    Buna göre, suçun konusunun sıvı veya gaz halindeki enerji olması ve hırsızlığın bu enerjinin nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi gerekmektedir.

    Hırsızlık suçu, bu işleniş şekli itibarıyla kesintisiz suç özelliği göstermektedir. Sıvı veya gaz halindeki enerji alındığı sürece, suç da işlenmeye devam eder. Enerji nakli kesintiye uğradığında suç da biter. Kesintisiz suçlarda suçun tamamlanması ve bitmesi farklı zamanlarda meydana gelir. Bu nedenle enerji az ya da çok nakledildiği anda suç tamamlanır, fakat alınmaya devam ettiği sürece suç da işlenmeye devam eder.

Suçun Gece Vakti İşlenmesi (m.143/1)

    Kanunun 143. maddesinde hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi durumunda, verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı belirtilmiştir. Gece vaktinden ne anlaşılması gerektiği, TCK’nın 6. maddesinin 1. fıkrasının “e” bendinde belirtilmiştir. Buna göre, gece vakti; “güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresini” ifade etmektedir. Hırsızlık suçunun bu zaman zarfında işlenmesi halinde failin cezası ağırlaşacaktır.

    DAHA AZ CEZAYI GEREKTİREN NİTELİKLİ HALLER

Paydaş veya Elbirliği İle Malik Olunan Mal Üzerinde İşlenmesi (m. 144/1-a)

    Bu hükümde, müşterek veya iştirak halinde malik olunan bir malın, diğer ortaklardan birisi tarafından alınması halinde hırsızlık suçunun haksızlık içeriğinin azalacağı kabul edilerek failin cezasında indirim öngörülmüştür.

Bir Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağı Tahsil Amacıyla İşlenmesi (m. 144/1-b)

    Bu nitelikli halin söz konusu olabilmesi için fail ile mağdur arasında bir hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağın bulunması ve failin bu alacağını tahsil etmek amacıyla mağdura karşı hırsızlık suçunu işlemesi gerekir. Bu durumda alacak ilişkisi, hukuk düzeni tarafından korunan gerçek bir hukuki ilişkiden kaynaklanmalıdır. Örneğin kumar veya bahis borcu veya fuhuştan kaynaklanan borç, hukuk düzeni tarafından korunan bir ilişkiden kaynaklanmadığından, bu alacağın tahsili amacıyla işlenen hırsızlıklarda, bu indirim uygulanmaz.

    Kanunun 144. maddesinde düzenlenen bu iki halde de hırsızlık suçundan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun şikâyetine tabi tutulmuştur. Ayrıca faile verilecek ceza, hırsızlığın temel şekline göre oldukça az olup, hapis veya adli para cezası seçimlik olarak belirlenmiştir. Buna göre, fail hakkında iki aydan bir yıla hapis veya adli para cezasına hükmolunacaktır.

Hırsızlık Suçunun Konusunu Oluşturan Malın Değerinin Az Olması (m. 145/1)

    TCK’nın 145. maddesinin 1. fıkrasında, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı, cezada indirim nedeni veya cezasızlık nedeni olarak kabul edilmiştir. Buna göre, “Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir”. 

    Yargıtay’ın istikrar bulmuş kararlarına göre; malın değerinin azlığı, failin daha çoğunu alabilme imkânı varken, yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da az olan şeyi alması durumunda söz konusu olabilecektir. Bu içtihatla birlikte değer azlığının belirlenmesinde, sırf suçun işlendiği tarihte malın objektif parasal değerinin değil, bununla birlikte failin sübjektif durumunun da hesaba katılması gerektiği kabul edilmiştir.

Malın Geçici Bir Süre Kullanılıp Zilyedine İade Edilmek Üzere İşlenmesi-Kullanma Hırsızlığı (m. 146/1)

    Kanunun 146. maddesinde kullanma hırsızlığı, “Hırsızlık suçunun, malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi halinde, şikayet üzerine, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Ancak malın suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmaz” şeklinde düzenlenmiştir.

    Alınan malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade etmeye elverişli olması gerekir. Bu itibarla, bir defa kullanmakla biten yenilecek, içilecek, yakılacak veya harcanacak eşyaların kullanma hırsızlığına konu oluşturması mümkün gözükmemektedir.

    Kanunda malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek maksadıyla alınması aranmaktadır. Ancak geçici sürenin ne kadar olacağı konusunda bir açıklık yoktur. Burada sürenin malın iade edilmek maksadıyla alındığını gösterecek kısalıkta olması gerekir. Şayet malın alınmasıyla iade edilmesi arasındaki süreye bakıldığında, failin maksadının geçici değil de sürekli yararlanmak şeklinde olduğu anlaşılırsa, bu indirim hali uygulanmayacaktır.

    Geçici olarak kullanılıp iade edilmek üzere alınan malın suç işlemek için kullanılmış olması halinde 146. madde hükmü uygulanmayacaktır. Burada işlenen suçun kasten işlenen bir suç olması gerekir. Fail geçici olarak kullanmak üzere aldığı malla taksirli bir suç işleyecek olursa, 146. madde hükmünün uygulanması gerekir.

    Hırsızlık suçunun, “kullanma hırsızlığı” şeklinde işlenmesi halinde fail hakkında soruşturma ve kovuşturma şikâyet üzerine yapılabilecektir. Ayrıca faile verilecek ceza yarı oranına kadar indirilecektir.

Zorunluluk Hali (m. 147/1)

    Hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

    ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

TEŞEBBÜS

    Hırsızlık suçu, malın alınmasıyla, yani failin, mevcut zilyedin mal üzerindeki fiili hâkimiyetini sona erdirip kendi fiili hâkimiyetini kurmasıyla birlikte tamamlanır. Mal üzerinde failin kendi fiili hâkimiyetini kurmasından sonra, bu fiili hâkimiyetini sağlamlaştırıp sağlamlaştırmamasının, malın güvence altına alınıp alınmamasının, götürülmek istenen yere götürülüp götürülmemesinin suçun tamamlanması bakımından bir önemi yoktur.

    Bu durumda hırsızlık suçuna teşebbüs ancak malın alınmasına kadar mümkündür. Suçun icra hareketlerine başlayan failin, elinde olmayan sebeplerle mal üzerinde fiili hâkimiyetini kuramaması halinde suç teşebbüs aşamasında kalmış olur.

    Yargıtay’ın devamlılık arz eden kararlarına göre, failin malı aldığı andan itibaren kesintisiz bir takip söz konusu ise fail malı aldığı yerden ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsın, malı kendi fiili hâkimiyet alanına geçirmiş sayılmamakta ve fiil teşebbüs aşamasında kalmış kabul edilmektedir.

İŞTİRAK

    Faili icra hareketlerini yapmaya azmettiren, icra hareketlerine yardım eden veya suçu birden fazla kişi olarak işleyenler, suça iştirak etmiş sayılırlar. Hırsızlık suçu iştirak bakımından bir özellik arz etmez. İştirakin her şekliyle bu suça katılmak mümkündür.

İÇTİMA

    Hırsızlık suçu, aynı suç işleme kararı çerçevesinde aynı kişiye karşı müteaddit defalar işlenirse, zincirleme suç kuralı uygulanmalıdır. (TCK m. 43/1)

    Bu suçun birden çok kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi halinde aynı neviden fikri içtima söz konusu olur. (TCK m. 43/2) Bu durumda da fail hakkında tek ceza verilerek zincirleme suça ilişkin ceza artırımı uygulanır.

    Türk Ceza Kanunu’nun 142. maddesinin 4. fıkrası gereği, hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde bir bileşik suçun olmadığını ve işlenen her bir suçtan dolayı failin ayrı ayrı cezalandırılacağı düzenlenmiştir.

ETKİN PİŞMANLIK

    TCK 168/1 hükmü gereği, suç tamamlandıktan sonra ancak kovuşturma başlamadan önce, failin ve iştirak edenlerin, pişman olup mağdurun tüm zararını aynen geri verme ya da tazmin suretiyle karşılaması halinde verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilir. Kanun metninde hırsızlık da etkin pişmanlık kapsamına alınmıştır.

    Soruşturma aşamasında yani henüz dava açılmamışken zararın giderilmesi halinde 2/3, kovuşturma aşamasında giderilmesi halinde ise ½ oranında indirim söz konusu olacaktır.

    HIRSIZLIK SUÇUNDA ŞİKÂYET VE ZAMANAŞIMI

    Hırsızlık suçu şikâyete tabi suçlardan değildir. Savcılık suçun varlığını öğrendiği an, soruşturma açmakla ve gerekli delillerin varlığı halinde soruşturmayı kamu davasına çevirmekle yükümlüdür. Soruşturma açılması için kişinin şikâyeti aranmamakla birlikte, soruşturma yahut kovuşturma aşamasında şikâyetçi olmadığını belirtmesi sürecin işlemesine engel değildir.

    Hırsızlık suçunda zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl içerisinde dava açılmaz ya da dava açılmış ancak sonlanmamış ise zamanaşımının dolması nedeniyle dava hakkında düşme kararı verilecektir.

    HIRSIZLIK SUÇUNDA UZLAŞMA 

    Hırsızlık suçunun basit hali uzlaşma kapsamındadır. Bu nedenle TCK m. 141 uyarınca bir soruşturma yahut kovuşturma ancak kişilerin uzlaşma sağlayamaması halinde söz konusu olacaktır. Hırsızlık suçunun nitelikli olması halinde uzlaşma prosedürü uygulanmayacaktır. Suçun öğrenilmesi ile birlikte soruşturma ve akabinde kovuşturma aşamasına geçilecektir.

    HIRSIZLIK SUÇUNUN CEZASI 

    Hırsızlık suçunun temel şekli (m. 141/1) için bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Suçun 142. maddenin 1. fıkrasında sayılan nitelikli hallerinden biri kapsamında işlenmesi durumunda, üç yıldan yedi yıla kadar hapis; 142. maddenin 2. fıkrasındaki nitelikli hallerden birisinin bulunması halinde ise, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilecektir. Ancak suçun 142. maddenin 2. fıkrasının “b” bendinde belirtilen kapkaççılık ve yankesicilik suretiyle işlenmesinin mağdurunun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimse olması halinde verilecek ceza üçte biri oranında artırılacaktır. Hırsızlık suçlarında en ağır ceza suçun sıvı veya gaz halindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi hali için öngörülmüştür. Bu halde ceza beş yıldan on iki yıla kadar hapistir. Şayet bu fiil bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmişse ceza yarı oranında artırılacak ve on bin güne kadar adli para cezası verilecektir.

Bu web sitesi ve içindeki bilgiler, Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve özellikle reklam yasağına uygun şekilde tasarlanmıştır. ARIK HUKUK Web Sitesinin içinde yer alan tüm bilgi ve materyaller sadece bilgilendirme olup, bunların tamamına veya bir kısmına dayanılarak yapılan işlemlere, eylemlere ve bunların sonuçlarına ilişkin hiçbir sorumluluk kabul edilmez. Söz konusu bilgilerin aktarılması ile hiçbir şekilde kullanıcılar ve web tarayıcıları ile ARIK HUKUK BÜROSU arasında bir avukat-müvekkil ilişkisi yaratılması amaçlanmamıştır ve bilgilerin bu kişilerce alınması hiçbir şekilde bu yönde bir ilişki oluşturmayacaktır. Müvekkiller veya okuyucular hiçbir şekilde, mevcut duruma ve özelliklerine ilişkin olarak uygun hukuki veya başka herhangi bir profesyonel görüş almadan, ARIK HUKUK web sitesinde yer alan herhangi bir hususa dayanarak bir eylemde bulunmamalıdır.  ARIK HUKUK BÜROSU, bu web sitesi aracılığıyla ulaşılan üçüncü kişilere ait içeriklerden hiçbir şekilde sorumlu değildir.

Development By XZENSOFT.

arikhukukdanismanlik.com olarak websitemizde çeşitli çerezler(tanımlama verileri) kullanmaktayız.

Sitemiz sizlere daha iyi, hızlı ve güvenli bir deneyim sağlamak amacıyla kullanıcı faaliyetlerini kaydedip değerlendirmek için “cookie” (çerez) teknolojisini kullanır. Çerezler, web sunucusu tarafından tarayıcınız aracılığı ile bilgisayarınıza yerleştirilen küçük veri dosyalarıdır. Şirketimiz, bu teknolojiyle bireysel kullanıcıların sadece kendi istekleriyle vermiş oldukları bilgilerini, yalnızca kullanıcıya daha iyi hizmet verebilmek amacıyla kaydeder ve kullanır. Tarayıcınızdan çerez ayarlarını değiştirebilirsiniz. Ancak çerezleri engellemek bu sitede sunulan bazı hizmetlere ulaşamamanıza neden olabilir.

Sitemiz içerisinden etkileşime geçmiş olduğunuz formlar üzerinden gönderdiğiniz veriler sizinle iletişime geçmek dışında başka herhangi bir amaç için kullanılmamaktadır.

Okudum, Anladım